1917 yılında yayımlanan Balfour Deklarasyonu, İsrail-Filistin sorununun başlangıç noktası olarak kabul edilmektedir. Bir asrı aşkın süredir devam eden bu sorun, tarihte çözüme kavuşturulamamış en uzun süreli mülteci krizi olarak nitelendirilmektedir. İsrail ve Filistin arasında birçok savaş yaşanmıştır. Ancak, 7 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen saldırılar, tarihsel bağlamda en ağır insan hakları ihlallerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Bu tarihten itibaren, Filistin ve İsrail’den gelen görüntüler küresel çapta milyonlarca insanın tepkisine neden olmuştur. İsrail'in yürüttüğü askerî operasyonlar, uyguladığı kısıtlamalar ve ekonomik yaptırımlar, Filistin ekonomisini derin bir mali krizle karşı karşıya bırakmakta ve ekonomik sürdürülebilirliği tehdit etmektedir. Batılı devletlerin uyguladığı yaptırım politikaları ise Filistin’in mevcut durumunu daha da ağırlaştırmaktadır. Vergisel ve ekonomik yaptırımlar, Filistin devlet yapısını kurumsal ve mali açıdan zayıflatırken, insani krizlere yol açan yaptırımlar (gıda ve su erişiminin kısıtlanması, sağlık hizmetlerinin engellenmesi gibi) Filistin halkı üzerinde yıkıcı etkiler oluşturmaktadır. Temel insani ihtiyaçların kısıtlanması, İsrail tarafından Filistin halkına karşı bir baskı aracı olarak kullanılmaktadır. İsrail’in Filistin’e yönelik uyguladığı bu yaptırımlar, hem Filistin ekonomisinin derin bir mali krize sürüklenmesine hem de Filistin halkının varoluşsal tehditlerle karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda, çalışmamızın temel konusu İsrail’in Filistin’e uyguladığı vergisel ve ekonomik yaptırımlar olacaktır. Çalışmada, bu yaptırımlar farklı boyutlarıyla ele alınacak ve insani krize yol açan yaptırımlarla birlikte değerlendirilerek kapsamlı bir analiz sunulacaktır.
The Balfour Declaration, issued in 1917, is the starting point of the Israel-Palestine issue. This issue has persisted for over a century and is the most extended unresolved refugee crisis in history. Numerous wars have taken place between Israel and Palestine. However, the attacks on October 7, 2023, are considered one of the most severe human rights violations in the historical context. Since that date, the images from Palestine and Israel have provoked reactions from millions of people worldwide. Israel's military operations, imposed restrictions, and economic sanctions have brought the Palestinian economy to the brink of a deep financial crisis, threatening its economic sustainability. The sanction policies imposed by Western states have further exacerbated Palestine's current situation. Fiscal and economic sanctions have weakened the Palestinian state structure institutionally and financially, while sanctions leading to humanitarian crises (such as the restriction of access to food and water and the obstruction of healthcare services) are having devastating effects on the Palestinian population. Israel is using the restriction of basic humanitarian needs as a tool of pressure against the Palestinian people. These sanctions imposed by Israel on Palestine are causing both the Palestinian economy to plunge into a deep financial crisis and the Palestinian people to face existential threats. In this context, the main focus of this study will be the fiscal and economic sanctions Israel has imposed on Palestine. The study will examine these sanctions from various perspectives and provide a comprehensive analysis, considering the sanctions that have led to a humanitarian crisis.