Baudrillard tarafından yaratılan simülasyon evreninde gerçeklik asli gerçeklikten bağımsızdır. Köken olarak asli gerçeklikten bağımsız olan bu yeni gerçeklik formu merkezine öznenin konumlandırıldığı dinamik bir sürecin içinde, tıpkı öznenin dinamik yaşamı gibi simülasyon evreni de dinamik bir sürece dönüşmektedir. Başta tekil simülakr ile oluşturulan yeni gerçeklik bu dinamik sürecin içinde hareket kazanarak simülasyon sistemini devingen bir şekilde yaratmaktadır. Bu çalışma gerçeğin modeller aracılığıyla üretildiği vurgusu üzerinden şekillendirilmiştir. Simülasyon kavramının kendi içinde tekil simülakrlar üzerinden yaratmış olduğu bu yeni gerçeklik formu sistem içerisinde bir araya gelerek bir hipergerçeklik evreni yaratmaktadır. Bu yeni evrende formüle edilen yeni gerçeklik köken olarak asli gerçeklikten mahrumdur. Bu mahrumiyet onun asli gerçeğin kılıfına bürünmesine vesile olmuştur. Simülasyon evreninde asli gerçekten bağımsız olarak gerçekten daha gerçek bir gerçeklik oluşturulmuştur. Yani asli gerçeğin üzerinde oynanarak aşırılaştırılmış ve böylece aşırı gerçekliğin var olduğu yeni bir ortam meydana getirilmiştir. Bütün bu anlamlar üzerinden inşa edilen çalışma temelde gerçeğin modeller aracılığıyla nasıl üretildiği ve bu yeni tekil gerçeklerin iç içe geçerek nasıl bir sisteme dönüştüğü soruları üzerinden icra edilmiştir. Bu bağlamda çalışmayı güçlü kılmak ve örneklem ile ortaya çıkan olgular arasında bir ilişki kurmak adına Truman Show (1998) filmi örneklem olarak seçilmiştir. Film söylem analizi yöntemi ile incelenmiştir. Söylem analizi ile yeni gerçekliğin modeller aracılığıyla film içinde nasıl üretildiği vurgulanmaya çalışılmıştır. Anlamlı bir bağlam oluşturabilmek için filmdeki diyaloglar ile sahneler birlikte değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonunda filmde tekil gerçeklerin iç içe geçerek bir simülasyon evreni yarattığı görülmüştür.
In the simulation universe created by Baudrillard, reality is independent of the actual reality. This new form of reality, which is essentially independent of the actual reality, is transformed into a dynamic process in which the subject is positioned at the center, and the simulation universe turns into a dynamic process, just like the subject's dynamic life. The new reality, which is initially created by the singular simulacrum, gains movement in this dynamic process and creates the simulation system dynamically. This study is shaped by the emphasis that reality is produced through models. This new form of reality, created by the concept of simulation through singular simulacrum, comes together within the system and creates a hyper-reality universe. The new reality formulated in this new universe is essentially devoid of actual reality. This deprivation is enabled it to take on the cover of the actual reality. In the simulation universe, a more authentic reality, independent of the actual reality, is created. That is, the original reality is manipulated and exaggerated, and thus, a new environment in which extreme reality exists is created. Study, which is built on all these meanings, was basically carried out on the questions of how reality is produced through models and how these new singular realities are intertwined and transformed into a system. In this context, the film Truman Show (1998) was selected as a sample to make the study strong and to establish a relationship between the sample and the emerging phenomena. The film was examined by content analysis method. With the content analysis, it was tried to emphasize how the new reality is produced in the film through models. To create a meaningful context, the dialogues and scenes in the movie were evaluated together. At the end of the study, it is seen that the singular realities are intertwined in the film and created a simulation universe.